Bizim Hikayemiz
Lezzete adanmış bir ailenin nesiller boyu süren tutkusu.
Bir Tutkunun Doğuşu
Akdeniz Sofrası'nın hikayesi, 2008 yılında Antalya'nın yerlisi olan Yılmaz ailesinin mutfak sevgisiyle başladı. Büyükannemizden miras kalan tarif defterleri, dedemizin zeytin bahçelerine olan tutkusu ve babamızın balıkçılıkla geçen gençliği, bu restoranın temellerini oluşturdu. Üç nesildir aktarılan bu lezzet mirasını, Antalya'nın eşsiz güzellikleriyle birleştirerek misafirlerimize sunma hayaliyle yola çıktık.
Amacımız, sadece yemek sunan bir mekan olmanın ötesine geçmekti. Misafirlerimizin aileleriyle, dostlarıyla keyifli anlar biriktirebileceği, Akdeniz'in cömertliğini ve sıcaklığını her ayrıntısında hissedebileceği bir yuva yaratmak istedik. Her tabakta çocukluğumuzun tatlarını, her sunumda ise Akdeniz kültürünün estetiğini yansıtmayı hedefledik. Bugün, bu hayalimizi gerçekleştirmenin gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz.
Şefimiz: Mehmet Yılmaz
Mutfağımızın başındaki isim, ailenin üçüncü kuşak temsilcisi ve lezzet sihirbazımız Şef Mehmet Yılmaz. Çocukluğu, annesinin mutfağında tencerelerin arasında, taze otların kokusuyla geçti. Bu tutkusunu profesyonel bir kariyere dönüştürmeye karar veren Şef Yılmaz, mutfak sanatları eğitimini tamamladıktan sonra İtalya ve Yunanistan'ın saygın restoranlarında çalışarak Akdeniz mutfağının farklı yorumlarını deneyimledi.
20 yılı aşkın tecrübesiyle, geleneksel Türk ve Akdeniz lezzetlerine modern ve zarif bir yorum katıyor. Onun felsefesi basit: En iyi yemek, en taze ve kaliteli malzemeyle yapılır. Bu nedenle her sabah yerel pazarları bizzat gezer, en taze sebzeleri, en iyi balıkları seçer. Mehmet Yılmaz için her tabak, misafirlere sunulan bir sevgi ve saygı ifadesidir.
Felsefemiz ve Mutfağımız
Mutfağımız, restoranımızın kalbidir ve bu kalbi misafirlerimize açmaktan gurur duyarız. Açık mutfak konseptimiz, şeffaflık ve dürüstlük ilkemizin bir yansımasıdır. Lezzetlerimizin nasıl bir özenle ve hijyenle hazırlandığını bizzat görmenizi istiyoruz. Taze malzemelerin usta ellerde nasıl birer sanat eserine dönüştüğüne tanıklık etmek, yemeğinizin lezzetini daha da artıracaktır.
Felsefemiz, 'tarladan sofraya' ve 'denizden tabağa' anlayışına dayanır. Mevsiminde olmayan hiçbir ürünü mutfağımıza sokmayız. Kullandığımız zeytinyağı kendi bahçemizden, nar ekşimiz ise kendi ellerimizle hazırladığımız özel üretimdir. Sürdürülebilirliği destekliyor, yerel üreticilerle çalışarak bölge ekonomisine katkıda bulunuyoruz. Bizim için Akdeniz mutfağı, sadece bir yemek kültürü değil, aynı zamanda doğaya saygılı, sağlıklı ve keyifli bir yaşam biçimidir.